Berlin'de Neler Yapılır?

Almanya diyince aklımıza gelen şehri Berlin tam bir Türk cenneti. Tarih, sanat, keşfedilmek için bekleyen sokak ve müzeler ile çok keyif alacağınız bir yer. Bonus olarak başarılı metro sisteminden kaynaklı ulaşım kolaylığını ve gece hayatının inanılmaz eğlenceli oluşunu da unutmamak gerek tabi.

Almanca bilmiyorum gitmeyeyim diye düşünmeyin zaten 3 kişiden 2'si mutlaka türk olan bu şehirde alışveriş, yemek, tarih gibi yapacağınız tüm aktivitelerde türkçe konuşarak çok rahat anlaşabilirsiniz. 

Berlinde heryeri gezebilmeniz için 4 gün yeterli olabilir. Heryer yakın olduğu için metro, otobüs veya araba kiralayarak kolaylıkla ulaşım sağlayabilirsiniz.

Berlin'de Neler Yapabilirsiniz?
Öncelikle Tarih, Sanat ve Müzelerden başlamak isterim. Neden nasıl yapıldıklarını bilmeden giderseniz bir anlamı olmaz. O yüzden gitmeden fikir sahibi olmanız için detaylı tarihinide yazacağım.

Konuya girmeden önce birçok şehirde olduğu gibi burada da tavsiyem, özellikle müze gezmeyi de düşünüyorsanız ve ilk gidişinizse, Berlin Pass almanız. Deneyimlerime ve kıyaslamalarıma göre kesinlikle daha karlı oluyor, üstelik ulaşımı da kapsıyor ki Berlin gibi metro ağı müthiş gelişmiş olan bir şehirde metroyu sık sık kullanmalısınız. 2 günlük: 71 Euro; 3 günlük: 89 Euro.
Pass’i internetten satın almanız size kolaylık sağlayacaktır. Berlin’e gittiğinizde görmeniz gereken yerlerden biri olan Ku’damm’daki Hard Rock Cafe’ye uğrayarak pass’inizi buradan temin edebilirsiniz. Hard Rock Cafe 10:00-17:00 arası açık ve pass’i teslim almak için yanınızda mutlaka, bakın mutlaka, bileti satın aldığınıza dair bir çıktı olması gerekiyor.
 
Brandenburger Kapısı: (Almanca: Brandenburger Tor) Berlin şehrinin ana sembollerinden biridir. Hemen kuzeyinde Reichstag bulunur. Soğuk savaş boyunca, Reichstag(Parlamento Binası) Batı Berlin'de, Brandenburger Kapısı Doğu Berlin'de bulunmuştur. Kapı 1788-1791 yılları arasında yapılmıştır.
Brandenburg Kapısı; on iki sütuna, altı giriş kapısına ve altı çıkış kapısına sahiptir. Sütunlar, toplam beş yol oluşturur, vatandaşların sadece dıştaki iki kapıyı kullanma hakları vardı. Ortadaki yol ise kraliyete ve önemli trafik geçişlerine ayrılmıştı. Kapının en üstünde Quadriga (antik Romanın Chariot yarışlarına adapte edilmiştir) vardır.
1806'dan sonra, Napolyon, Jena-Auerstedt Muharebesi'nde Prusya'yı yenince Quadriga'yı yerinden söktürdü ve Paris'e götürdü. 1814 yılında Prusyalı GeneralErnst von Pfuel Napolyon'u yenip Paris'i ele geçirince Quadriga'yı geri aldı ve Berlin'e geri getirdi; Quadriga'daki zeytin dalı, Demir Haç ile değiştirildi.
Naziler iktidara gelince, kapıyı sembol olarak kullanmaya başladılar. II. Dünya Savaşı boyunca kapı tahrip oldu ama tamamen yıkılmadı. Doğu ve Batı Berlin hükümetleri kapıyı restore ettiler fakat kapı 1961'e, Berlin Duvarı yapılana kadar açılmadı.

Reichstag: Alman Hükümet Merkez Binası olarak kullanılan yapı 1894 yılında açılmış ve 1933 yılına kadar parlamento binası olarak kullanılmış. 1933’de çıkan bir yangın sonucu kullanılamayacak hale gelen bina restorasyon çalışmalarıyla 1999 yılında yeniden parlamento binası olarak açılmış. Binayı mimari olarak özgün kılan en önemli özellik sahip olduğu cam kubbedir. Kubbeden, Berlin şehir manzarası izlenebilir. Binadan Berlin manzarasını izlemek ise ücretsizdir.

Alexander Platz: Özellikle turistik açıdan büyük önem arz eden bu meydan, turistlerin ve gençlerin en önemli buluşma yerlerinden biri. Meydan, Brandenburg Kapısı ile Reichstag’ın doğusunda bulunur. Alexander Platz ismini Rus Çarı I. Alexander’dan almış. Eskiden şiddet olaylarının yaşandığı bunun yanında barış haykırışlarının da yankılandığı bir meydan olmuş burası. Berlinliler meydana kısaca “Alex” derler. Havalimanından meydana pek çok turist otobüsü gelmekte. Alexander Platz’ın etrafında oteller, Berlin’in sembollerinden olan 368 m. yüksekliğindeki Tv Kulesi (Fernsehturm) ve Müzeler Adası gibi turistik mekanlar bulunmaktadır.

Tv Kulesi, Almanya’nın en yüksek, Avrupa’nın ise en uzun 4. yapısıdır. 1965-1969 yılları arasında Doğu Berlinli mimarlar tarafından inşa edilmiştir. 203 m. yükseklikte yer alan gözlem odası ve 207 m. yükseklikte bulunan restoran, kulenin önemli yerleridir. Burası Berlin manzarasını tepeden izlemek isteyenler için önerebileceğim bir yer.

Museum Island; Müze Adası, Müzeler Adası (Almanca: Museumsinsel), Almanya'nın başkenti Berlin'in Mitte ilçesinden geçen Spree Nehri'nin üzerinde bulunan küçük bir adanın kuzey kısmında bulunan tamı tamına 1 kmlik alana sahip müzeler kompleksi. 1990'da iki Almanya'nın da birleşmesiyle 1945'ten bu yana doğu ve batıya bölünmüş olan koleksiyonun yeniden bir araya getirilme imkânı belirdi. Müzeler Adası, 1999'dan beri UNESCO'nun Dünya Mirasları Listesi'nde bulunmaktadır.

Adını kuzeyinde bulunan uluslararası çapta tanınan 5 müzeden alan kompleksin müzeleri:
Altes Museum: (Eski Müze) Karl Friedrich Schinkel'in siparişi üzerine 1830'da tamamlandı.
Neues Museum: (Yeni Müze) Friedrich August Stüler'in planlarına göre 1859'da tamamlandı. Destroyed in II. Dünya Savaşı'nda yıkılan müze, David Chipperfield tarafından yeniden inşa edildi ve 2009 yılında yeniden açıldı.
Alte Nationalgalerie: (Eski Ulusal Galeri) 1876'da tamamlanan müze, aynı zamanda Friedrich August Stüler tarafından tasarlandı, banker Joachim H. W. Wagener tarafından bağışlanan 19. yüzyıl sanat eserlerine ev sahipliği yapmaktadır.
Bode Müzesi: Adanın kuzey ucunda bulunan müze, 1904'te açılmıştır ve sonrasında Kaiser-Friedrich-Museum olarak adlandırılmıştır. Heykel koleksiyonlarını, geç dönem antik ve Bizans sanat eserlerini sergilemektedir.
Pergamonmuseum(Bergama Müzesi): kompleksin son müzesi 1930'da inşa edilmiştir. Büyük bir şekilde yeniden kurulmuş çoklu ve tarihsel olarak önem teşkil eden eserleri bulundurmaktadır.

                                        
Müzeler Adası’na doğru yürüyünce karşımıza Rotes Rathause ismiyle tarihi bir rönesans yapısı çıkıyor. Rotes Rathause “Kırmızı renkli Belediye Eyalet Meclisi” demek. II. Dünya Savaşı yıllarında bina oldukça hasar görmüş, yapılan restorasyon çalışmaları sonucu bina günümüze kadar gelebilmiş. Belediye Binası’nın tam karşısında Roma çeşmelerine benzer yapısıyla Neptün Çeşmesi karşımıza çıkıyor. 1891 yılında yapılan bu çeşme Roma Tanrısı Neptün’e adanmış. Neptün’ün çevresindeki kadın heykeller Almanya’nın dört büyük nehri olan Elbe, Ren, Vistula ve Oder’i temsil etmekteymiş.
                                         
Berliner Dom: Berlin’in en önemli katedrali ve protestan kilisesi olan Berliner Dom 15. yy da yapılmış. II. Dünya Savaşı döneminde burası da bir hayli zarar görmüş. Restorasyon çalışmaları ile katedral 1993 yılında yeniden ziyarete açılmış. Berlin’e ait muhteşem manzarayı görme imkanı sunan katedralin kubbesi 114 m. yükseklikte yer almakta ve toplam 270 merdiven basamağı çıkılarak bu kubbeye ulaşılmaktadır.
Berlin Duvarı Anıtı: East Side Gallery Berliner Maurer "Berlin Duvarı" Çizimin altındaki yazı ”Mien Gott, hilf mir, diese tödliche Liebe zu überleben”, “Tanrım, bana bu ölümcül aşktan sağ çıkmam için yardım et” anlamındaymış. Çizimde, Alman Demokratik Cumhuriyet’in kuruluşunun 30. yılında yapılan kutlamalarda (1979) çekilen bir fotoğraftan esinlenmiştir. Brezhinev (soldaki), Rusya Komünist partisi genel sekreterliği gibi işlerde bulunmuş bi Rus; Honecker ise Almanya’daki sosyalist partinin genel sekreterliğini yapmış bir Alman. Bu arada, buradaki öpüşme gerçekten de yaşanmış, Rusya’da erkeklerin birbirlerini dudaktan öpmesi, saygı göstergesiymiş.

Berlin Duvarı, (Almanca: Berliner Mauer): Doğu Almanya vatandaşlarının Batı Almanya'ya kaçmalarını önlemek için Doğu Alman meclisinin kararı ile 13 Ağustos 1961 yılında Berlin'de yapımına başlanan 46 km uzunluğundaki duvar.Batı'da yıllarca "Utanç duvarı" (Schandmauer) olarak da anılan ve Batı Berlin'i abluka altına alan bu betondan sınır, 9 Kasım 1989'da Doğu Almanya'nın, isteyen vatandaşlarin Batı'ya gidebileceğini açıklamasının ardından tüm tesisleriyle birlikte yıkıldı.
                                       
                                                  
Checkpoint Charlie: Checkpoint Charlie bir zamanlar Doğu Berlin ile Batı Berlin arasında bir geçiş noktası olmuş. İki bölge arasındaki geçişlerin engellenmesi için bir zamanlar bu noktada, Amerikan ve Sovyet askerleri nöbetler tutar, duvarın yakınından kuş uçurtmazlarmış. Buradaki levhada ise dört dilde şunlar yazmakta: “Amerikan bölgesini terkediyorsunuz.”. Bu yerde ayrıca doğudan batıya geçmeye çalışanların ilginç öykülerini anlatan “Museum Haus am Checkpoint Charlie” isimli bir müze mevcut.
Jüdisches Museum (Yahudi Müzesi): Checkpoint Charlie’nin hemen yakınında yer alan Yahudi Müzesi 2001 yılında açılmış ve Yahudilerin Almanya’daki iki bin yıllık geçmişine ait çeşitli bilgi ve belgeleri içermektedir. Mimar Daniel Libeskind’in tasarladığı binaya kuş bakışı bakıldığında, binanın zikzak bir şekle sahip olduğu görülür. Müzede yer alan Faces (yüzler) yere dağınık olarak savaş ve şiddet kurbanı masum insanlara adanmış 10000 adet metal yüz yerleştirilmiş. Üzerinden yürünüyor.Müzeye giriş ise yer altı kapılarından yapılmaktadır.
Denkmal für die ermordeten juden Europas
Avrupa'da öldürülen Yahudiler için yapılmış bu anıt kocaman bir alana yayılmış farklı yüksekliklerdeki mezar benzeri taş bloklardan oluşuyor. Şehrin tam merkezinde devasa bir mezarlık gibi. Taş blokların arasında dolaşırken zaman zaman insan ürperiyor ama bu çok uzun sürmüyor çünkü burası şehrin en turistik yerlerinden biri ve her zaman kalabalık!
Kaiser-Wilhelm Gedachtnis Kirche: 1891-95 yılları arasında I. Wilhelm’in anısına inşa edilmiş. Yıkık Kilise olarak bilinen bu yer 1943 yılındaki bombalı saldırı sonucu tahrip olmuş ve 113 m. yüksekliğinde olan kule, uğradığı hasarın ardından 63 m. yüksekliğe inmiş. Kilise özellikle Berlinliler’e savaş günlerini hatırlatan en önemli simgelerden biri.
Europa Center: Yıkık Kilise’nin hemen yakınlarında yer alan bu büyük bina, 1960’larda Batı Berlin’in en gözde mekanlarından biriymiş
Sachsenhausen, Almanya'nın başkenti Berlin'e yaklaşık 35 km uzaklıktaki Oranienburg bölgesinde 1936-1945 yılları arasında faaliyet göstermiş bir Nazi toplama kampıdır.
Nazi toplama kamplarının idari merkezi olma özelliği taşıyan ve aynı zamanda SS eğitim merkezi olan kamp, 1936 yılında kurulmuştur. Geniş bir alana yayılmış olan kampta, halen ziyaretçilere kapalı tutulan "İndustie Zentrum" bölümündeki gaz odasının yanı sıra, çeşitli ameliyatların yapıldığı bir patoloji laboratuvarı bulunmaktadır.
                                                    
Sachsenhausen toplama kampının ön kapısında "Arbeit Macht Frei" (Çalışma özgürlük getirir) ibaresi yer almaktadır. 22 Nisan 1945 tarihinde Sovyet Kızıl Ordusunun 47. tugayı tarafından özgürlüğe kavuşturulan kampta toplam 200,000'den fazla insan tutsak edilmiş, bunlardan 100,000'i hastalık, yetersiz beslenme, tifo, sarılık ve kışın dondurucu ayazı karşısında hayatını kaybetmiştir.
Yukarıda belirtilen nedenler haricinde, birçok insan, tıbbi alandaki deneysel amaçlarla öldürülmüşlerdir.
Nazi kayıtlarına göre Sachsenhausen kampında 2,000'den fazla kadın esir yaşamıştır. Bu kadın esirler yine kendileri gibi kadın olan ve "Aufseherin" adı verilen kadın gardiyanlar tarafından kontrol altında tutulmuşlardır. Nazi belgelerine göre kampta her on esir için bir SS subayı görev yapmıştır.
Birçok Nazi toplama kampında olduğu üzere kamptaki hayat, inanılmaz derecede insanlık dışı bir yaşamı sergiler; kamp girişindeki komuta merkezinin önündeki içtima alanındaki ateşli silahlarla ve asarak idamlar diğer esirler için bir "ders" niteliğindedir.

Charlottenburg Sarayı: Berlin’in en eski sarayı olan Schloss Charlottenburg, ismiyle aynı adı taşıyan Charlottenburg semtinde yer almakta.
Kreuzberg: Berlin’de Türk nüfusunun en yoğun olduğu yer şüphesiz Kreuzberg. Küçük İstanbul olarak adlandırılan semt içerisinde Türk restorantları, Türk pazarları, sinema salonları, galeriler, alışveriş yerleri ve gece kulüpleri gibi birbirinden renkli mekanlar bulunuyor.
Tiergarten: Dünyanın en büyük kent parklarındandır.
Zoologischer Garten: Berlin Hayvanat Bahçesi
Botanischer Garten: Berlin Botanik Bahçesi
Wannsee ve Müggelsee: Yüzme alanları içerir.
Kurfürstendamm Caddesi: Sokak müzisyenleri, Berlin Heykeli görülebilir.
Bauhaus Arşivi: Sanat okulu

Parklar, Göller ve Doğa Rotası
• Şehrin akciğeri Tiergarten ve Botanik Bahçe (Botanischer Garten) görülmeye değer.
• Berlin’in hayvanat bahçesi dünyanın en güzel şehir içinde yer alan hayvanat bahçelerinden birisi
• Berlin gölleri gezisi: Wansee’de başlayacak gezide önce botla Wender adasına gidebilirsiniz, “tavuskuşu adası”nı, Potsdam ve Albert Enstein’ın göl evinin bulunduğu Caputh’u mutlaka görmelisiniz. Mügelsee ise şehrin ortasında yer alan başka bir göl.
• Ya da eğer Pazar günü güneşli harika bir havaya rastladıysanız, Grunewald Ormanına gidin ve yürüyüş yaparak ağaçların arasında gizlenen saklı gölü keşfedin
Nerede Yemek Yenir?
Kafeler:
(Kahvaltı& Brunch& Öğle Yemekleri)

 Curry Wurst
   Hans im Glück
                    Mustafa’s Gemüse Kebap

Cafe Einstain: Berlin'in çoğu bölgesinde bulabileceğiniz kafeye uğramadan dönmeyiniz. Kahvaltı, öğle yemeği, akşam yemeğide yiyebileceğiniz kafeler zinciridir.
Currywurst; Oraya özgü kabul edilen şeylerden biri “Currywurst”. Bakmayın adının alengirli durduğuna, bildiğimiz baharatlı sosis.
Mustafa’s Gemüse Kebap; Bunun dışında Türk işgali nedeniyle her yerde dönerci görmeniz mümkün. Bunların en popüler olanı şüphesiz “Mustafa’s Gemüse Kebap”
Berliner; Berliner’i Starbucks’a giden Türk gençleri olarak çoğumuz daha önce duymuşuzdur. Adından da anlaşıldığı üzere Berliner, buraya özgü bir pasta çeşidi. Tatlı bir hamur üzerine ya da içine artık reçel, çikolata hangisinden istiyorsanız koyuyorlar, siz de yemelere doyamıyorsunuz. Fakat tüm Almanya’nın aksine yerel halk Berliner’e, ne zorları varsa, “Pfannkuchen” diyor.
Pan Asia; Hackescher Hof’ta bulunan başarılı bir uzak doğu restoranı. Daha uygun fiyata yemek yemenizi sağlayabilecek çeşitli menüleri de mevcut.The Barn: Sabah kahvaltınızı veya kahvenizi içebileceğiniz keyifli ve küçük bir yer.
Kaffemitte: Sabah kahvaltısı için sandwich isterseniz gitmelisiniz. Tatlılarıda çok güzel. Fiyatları biraz pahalı.
Hans im Glück: Ekmeksiz hamburger ile müthiş. Hamburgerleride inanılmaz. Mutlaka yenmeli
Hard Rock Cafe
Vapiano: İtalyan Mutfağı
Austernbar - Oyster Bar (KaDeWe): İstakoz
Pomodorino
House of Small Wonders: Kahvaltı ve brunch
District Coffee:
Kahvaltı ve brunch
The Future Breakfast: Kahvaltı ve brunch
Five Elephant: Kahvaltı ve brunch
La Femme: Türk kahvaltısı isteyenlere
Luigi Zuckermann

Restoranlar: (Bazı Restoranların fiyatları daha yüksektir)
Kuchi Sushi: Charlottenburg’da 1999’da açılan, ve ilk günden beri popüler olan Japon restoranı
Lutter&Wegner: 1811’de bir şarap parekendecisi olarak kurulmuş işletme, tarihi binasındaki zevkli, rahat ve samimi ortamında, Viyana şinitzeli gibi Avusturya & Sauerbraten rozbif gibi Alman lezzetleri sunuyor.
Vau: Televizyonlarda program yapan tanınmış şef Kolja Kleeberg’in yeri Berlin’deki en iyi yemeğe sahip restoran olarak kabul ediliyor. Fransız Akdeniz mutfağı karması mönü kimilerine göre ancak cennette bulunacak kadar güzel.
Bocca di Bacco: Sahibi Massimo Mannozzi’nin eski usul bir trattoria olarak tanımladığı restoranın Berlin’de bir şubesi daha var. 1960’lardan beri geleneksel İtalyan mutfağının şehirdeki en iyi temsilcisi.
The Grill Royal: Spree nehri üzerinde yeralan bu gözde et restoranı
Pauly Saal: Grill Royal’in sahiplerinin açtığı restoran 1920’leri andıran retro dekoru ve de şef Siegfried Danler’in mevsime göre değişen lezzetleri ile çok gözdedir.
The Grand: Alman ve Fransız Mutfağı
Hasır: Türk Restoranı
Borchardt: Michelin Yıldızlı Restorandır. Borchardt artist ve politikacı takımıyla aynı havayı soluyabileceğiniz mekanlardandır.
Lorenz Adlon: Meşhur Brandenburg Kapısı’nın yanındaki Adlon Kempinski otelinin içinde yer alan restoran Fransız mutfağına sahip.
Tim Raue: Michelin yıldızlı şef Tim Raue ‘Japon mükemmeliyetçiliği, Thai aromaları ve Çin mutfak felsefesi’ ile hazırladığı sofistike Asya lezzetleri Berlin’in parlayan yıldızı.
Reinstoff: Kuzey Mitte’nin sessiz bir köşesinde yer alan restoran, koyu renklerin hakim olduğu kübik mekanında modern ve loş bir atmosferde, Daniel Achille’in 2 Michelin yıldızlı Alman moleküler gastronomi lezzetlerini sunuyor.
Margaux: Lüks Fransız restoranı
Rutz: Aslında Rutz bir şarap barı, ancak Michelin yıldızlı şef Marco Müller’in enfes ‘Nouvelle cuisine’ lezzetleri burayı gurme bir gastro bar & restoran kategorisine sokuyor. Adnan: Sahibi Türk İtalyan Mutfağı
Facil: Michelin yıldızlı Şef Michael Kempf ve ekibi Mandala Otelin cam tavanlı 5. Katında Almanya mutfağının en güzel örneklerini sunuyor.
Crackers: Şimdilerin en gözde restoran ve baR olan Crackers, Salı, Perşembe ve Cumartesi geceleri hala DJ performansları ve diğer gecelerde de kalabalık barı ile gecenin ilerleyen saatlerinin de gözdesi
Bosco: Berlin’in en başarılı İtalyan’larından birisi olan Da Baffi restoranın yaratıcıları Federico Testa ve Francesco Righi, orayı kapattıktan sonra Bosco’yu açtılar
Neni: Bikini Berlin’in hemen yanındaki 25hours Hotel’in 10.katındaki restoran Neni bu aralar en gözde! Yemyeşil bir seraya gelmişsiniz gibi dekor edilmiş, Berlin Hayvanat Bahçesine ve Doğu Berlin manzarlarına bakan restoran Oryantal esintiler taşıyan füzyon bir mutfak sunuyor.
Tausend: Endüstriyel şıklığın örneği olan bu 50 kişilik restoranın Japon ve Latin Amerika lezzetleri sunuyor. Ayrıca restoranın bir başka bölümünde upuzun bir bar ve ufacık bir dans pisti yer alıyor, ve de gözde bir eğlence mekanı. 
Le Faubourg: Sofitel Berlin’de açılan Fransız restoranı görkemli Bauhaus lambaları, kusursuz servisi, damaklarınızda senfoni yaşatan lezzetleri ile yeni bir cevher.
Mio
Oxymoron
Grace Berlin
Skykitchen

Berlin'de Alışveriş

KaDeWe AVM:  En pahalı, en ünlü department store’u olarak biliniyor. İçinde Hermes mi ararsınız artık Chanel mi Balmain mi Zegna mı hepsi var. Ayrıca en üst katında ise restoranları süper.
Alexa; Burası Türkiye’de çeşitli örneklerine sık sık rastlayabileceğiniz, akşam 9’a kadar açık olan bir alışveriş merkezi. İçinde 200’e yakın mağaza var.
Friedrichstrasse; S-bahn ‘a binip Friedrichstrasse durağında inerek kolaylıkla ulaşabileceğiniz bu bölgenin bir ucu Chechpoint Charlie’ye, bir ucu Unter den Linden’e uzanan caddedir. Restoranlar ve mağazalar bulunur.
Unter den Linden: Mağazaların bulunduğu cadde.
Galeries Lafayette: Friedrichstrasse caddesinde bulunan ünlü markaların bulunduğu bir alışveriş merkezi.
                                       
Kurfürstendamm; Burası aslında Berlin’in güzel ve büyük bir caddesi. Oradaki insanlar genellikle “Ku’damm” diyorlar, aklınızda bulunsun. Üzerinde ve civarında Urban Outfitters, Hard Rock Cafe, Berlin’de 10 adımda bir birinin üzerinde logosunu görebileceğiniz Jack Wolfskin... Daha onlarca mağaza var, alışveriş için oldukça mantıklı bir yer.
Mall of Berlin:  H&M, Zara, Mango, Armani, Saturn gibi mağazaların bulunduğu alışveriş merkezidir.
Leiser: Ortopedik ve ayak anatomisine uygun yüzlerce ayakkabı, tabanlık, vs çeşidi için Leiser'e uğrayın
Primark: Londrada Barcelonada da bulunan ucuz mağaza
Tk Max: Markaların ucuz satılan yeri
Designer Outlet Berlin: http://www.mcarthurglen.com/de/designer-outlet-berlin/en/
Flohmarkt: İkinci el marketi
Boxi: Bit Pazarı (Pazar günü)
Mauerpark: Mitte'de bit pazarı

Berlinde Gece Hayatı
Tausend Bar:  Girişi bile anlaşılmayan gizli bar
Green Door: Zile basarak girdiğin küçük ve güzel kokteyllerin olduğu bar

Monkey Bar: 25 hours otelin en üst katında bulunan bar

Newton Bar
Bellini Lounge
Twin Pigs: Kokteyl bar
Watergate
Arena
Warschauer: Underground müzik sevenler için
Panama Bar
Sky: Lüks Bar
Adagio: Lüks Bar
Berghain Panaroma: Eski Elektrik santralinden gece kulubü. Meşhur ama içeri girmek zor. Hip ve özensiz giyin.
Chalet Club: Perşembe iyidir.
KitKat Club: Anlattıkların bana yetmedi, acayip şaşırmak istiyorum diyorsan. KitKat’e girip ağzın on karış açık kalsın, sonra etrafı gözlemekten eğlenme.

Berlin Metrosu
Aşağıda gördüğünüz metro haritasıyla gitmek istediğiniz heryere çok kolay gidebiliyorsunuz.

Berlin Trafik Işıkları
Ampelmännchen; Alman Demokratik Cumhuriyeti'nde (DDR - Doğu Almanya) yaya geçitlerindeki trafik ışıklarında kullanılan sembolik bir insan figürü. 1990'daki Alman yeniden birleşmesi öncesi, iki Alman devleti farklı Ampelmännchen figürleri kullanıyordu. Batı Almanya'da genel bir insan figürü kullanılırken, doğuda fötr şapkalı bir erkek kullanılıyordu.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Amerikano Kağıt Oyunu (Küt)

Bozcaadada Ne Yapılır Nerelere Gidilir Ne Yenir...

Sakız Adası - Yunanistan